Ahmat El Kabar o gün müritlerini ve öğrencilerini yanına çağırtmıştı. Holdingin geniş salonu bir sürü ilgili adamla doluydu ve ustalarının kendilerine ne söyleyeceği konusunda derin bir merak içindeydiler.
“Bana para versenize,” dedi usta o güçlü sesiyle yürekleri titreterek. “Lahmacun alıcam.”
Hemen bir telaş başladı. Ama ellerini ceplerine atarken duydukları isteksizlik açıkça belli olmaktaydı. Sonuçta ne olursa olsun önündeki masa paralarla doldu ustaların ustasının. Dikkatle izlemişti o hareketleri, hiçbir ayrıntıyı kaçırmamıştı.
Müritler tekrar geri çekildiğinde uzandı El Kabar. Aradan bir yirmi YTL çekti ve geride kalan tomarı parmağıyla işaret ederek “Bu para senin hakkın Mahmut,” dedi. Parmak bu sefer yüzü gözü sakala boğulmuş şişko bir adamı gösteriyordu. “En çok senin gönlünden koptu ey güzel insan. Bonkörlük edenler mükafatını er geç alırlar. Bense hemen şimdi ödüllendiriyorum seni.”
Bozuk parası olmadığı için elli YTL vermek zorunda kalan Mahmut sevinç içinde paralara yumulurken El Kabar da lahmacuncuya yollandı.
Yirmi gün anca geçmişti ki El Kabar bir daha yanına topladı müritlerini. Bu sefer de dedi ki: “Bana para verin, pizza yemek istiyorum!”
Telaş görülmeye değerdi. Usta onları çağırtınca hazırlıklı gelmişti uyanıklar. Birbirlerini ittirip cüzdanlarında sondaj yaparak kürsüye koşturdular. Beş dakika geçtiğinde paralar masaya sığmamış, tomar tomar yerlere dökülmüştü. “Tamam geri çekilin,” diye seslendi usta. Sonra uzanıp aradan bir yirmilik çekip doğruldu. “Bunlar da senin hakkın Selami,” dedi ince, kısa saçlı dişlek bir oğlana. “Çünkü herkes buraya para yağdırırken sen elini cebine bile sokmadın. Ben sizi çağırttığımda herkes gibi sen de ondan bundan borç istemişsindir. Ama bulamadın. Demek ki gerçekten fakirsin. Hem manen hem madden. Allah fakirleri de ödüllendirir bazen. Ben de bu armağanı sana şimdi, hemen bahşediyorum.”
Bunları söyleyip herkesi dumur içinde bırakarak dönüp pizzacıya gitti ama yolda da polisi aramayı ihmal etmedi. Diğerlerinin Selami’yi dövüp paralarını geri almaya çalışacaklarını biliyordu. Yalan söylemişti. Fakirlerin hiçbir zaman hiçbir yerde şansı yoktu...
5 Şubat 2008 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder