5 Şubat 2008 Salı

ANILAR KİTABI - 7. BÖLÜM 11. ANLATI

Dersliklerin oradan çıktı Ahmat El Kabar. Yanında uzun, kirli cüppesine gömülerek, tırnakları uzun, biçimsiz, yer yer kararmış ayaklarının belli ettiği çirkinliği saklayan biri vardı. Öğrencilerine doğru yürüdü El Kabar. Sonra elini kaldırıp kendisini dinlemelerini istedi. Gidecekti artık. Kaderin efendisi onu almaya gelmişti. Ustam bizi bırakma, diye çırpındı koca koca, kelli felli öğrenciler; ama faydasızdı. “Ne haliniz varsa görün,” diyen El Kabar dönüp, cüppeli adamın yanında uzaklaştı. Aradan bir saat anca geçmişti ki uzaklardan onun tekrar yanlarına döndüğünü gören öğrenciler sevinç çığlıkları atarak ustalarına koştular. Ancak gördükleri manzara onları öylesine şaşırttı ki yerlerinde kalıp hiç ses etmeden El Kabar’ın eve gidişini izlemeyi yeğlediler. Ustalarının üstü başı yırtılmış, yüzü gözü morarmış, dudakları patlamış, kaşı açılmış, saçları elektrik verilmiş gibi havaya dikilmişti. Ve birden bir öğrenci yanındakinin böğrünü dürttü. “Bak!” Ardından hepsi, usta içeri girmeden bir detayı, çok önemli bir detayı birbirleriyle paylaşma şansına kavuştu. Ahmat El Kabar’ın kıç kısmında yanık gibi duran bir iz vardı. Uzun, biçimsiz parmakların bıraktığı tacizkar bir iz…

Hiç yorum yok: